if you go chasing rabbits, and you know you're going to fall..

5 Nisan 2014 Cumartesi

Şiirsiz

Evde Melisa Kesmez okumaya devam ediyorum. Sessiz sakin bir ortamda acele etmeden okumak istediğim için kitabı evden çıkarmıyorum. Serviste başka şey, bir yerlerde kahve içerken başka şey, evde başka şey okuyorum. Didik didik ettiğim dergiler, yolda bana eşlik edenlerin başında geliyor. Bir süre evvel neler okuduğuma baktım da, Perec, Pavese, Pessoa ve Cortazar arasında dönüp durmuşum. Perec okumak, sonuna doğru soğusa bile tadına doyamadığım, bitmesin diye kaşığa daha küçük parçalar aldığım sufle gibi benim için. En büyük zevkleri tatlı yemekle ilişkilendiriyorum ben. Pavese, uzun bir seyahatin sonuna sakladığım, gitmekte kararsız kaldığım bir yeri gezmek gibi farklı. Pessoa, dönüp dolaşıp son kahveyi içtiğim bir yere benziyor; tanıdık, vazgeçilemeyen ve sürekli tekrarlanan..Cortazar okumak ise eşsiz ve tekrarı olacak mı bilemediğim bir anı deneyimlemek gibi. Cortazar'ın Mırıldandığım Öyküler'i okumuştum en son, Kedi Uyumu var içerisinde. Cortazar bir dahi ve masamda bulduğum tüm Cortazar kitapları aldığım en güzel hediye.Buralarda ve bu insanlarla yaşamak ağır bir yük haline geldiğinde, kaçacak başka yerimiz yok.

En çok Perec'le vakit geçirmişim, halinden belli.


Az önce kahvaltı sonrası çayı eşliğinde Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz'den birkaç öykü okudum; istediğim, aradığım, erişmeyi arzuladığım şeyi bulmuşçasına. Hayatım boyunca ama şimdi daha fazla gördüğüm, maruz kaldığım ve hayatımın içinde olmadıkları için mutlu olduğum adamlar hakkında bir tanım bulmuş: Şiirsiz! Nasıl güzel bir hakaret bu. Bundan sonra ağız dolusu küfretmeden önce düşünüp yüksek sesle bunu tekrarlamak istiyorum: Şiirsiz. Kimse de anlamaz, yine o boş bakışlarıyla bakarlar yüzüme, uzak durmaya çalışırlar, ben de bağırırım şiirsiz diye.

"Ömürlerinin kayda değer bir bölümünü birtakım ofislerde geçirecek, pazar sabahı takım eşofmanlarıyla Hürriyet almaya gidip, dönüşte "Karıcığım, simit yeni çıkmıştı, dayanamadım" diyerek hayatlarının ne kadar muhteşem, ne kadar kusursuz, ne kadar hep hayal ettikleri gibi olduğunu muştulayacak erkeklerdi hepsi. Ya da bana öyle gelmişti masanın diğer ucundan bakıverince. Ülkenin iyi okullarından topladıkları diplomalarının ve biricik annelerinin umutlarını boşa çıkarmamak için ant içmişler sanki. Şiirsiz adamlardı. Evet, şiirsiz!" *






* Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz, Melisa Kesmez, sf:49

5 yorum:

alter ego dedi ki...

geçenlerde bir yerde şiir hakkında; "yaşadıkları ile düşündükleri veya düşündükleri ile yaşadıkları birden bire uyum gösterdiği sırada açığa çıkar" gibi bir şey okumuştum. bu bir süredir kafamda dönüp duruyordu.

alıntı yaptığın paragrafta birden aklıma bu geldi. özellikle de uyum açısından. idealize edilen hayatlarda, düşünülenler ile yaşananlar pek kesişmiyor, uyum açığa çıkmıyor ve yaşamın şiirsel büyüsünden eser kalmıyor gibi düşünülebilir belki.

şiirsiz insanların düşündükleri ile yaşadıkları uyum içerisinde birbiri ile kesişmiyor olabilir.

bu durumda yaşadıklarını veya düşündüklerini yadsısalar bile eminim biri yerde uyum içerisinde kesişme olurdu. fakat daha da felaketi "uyum"u yadsımak oluyor ki sanırım bu tam bir şiirsizlik oluyor işte.

güzel bir deyimmiş şiirsizlik.

sevgiler.

Bir hayal kur dedi ki...

Çok değişik ve de güzel bir ifade şiirsiz... Sevdim bunu:) ne güzel tanımlamışsınız kitapları yazarları. Merak ettim.
sevgiler...

white rabbit in the forest dedi ki...

alter ego, senin okuduğun tanıma, Melisa Kesmez'in bahsettiğim öyküsü o kadar iyi bir örnek oluyor ki.. Belki o da senin okuduğun şeyi okuduktan sonra böyle bir öykü yazmıştır, kim bilir..

white rabbit in the forest dedi ki...

bir hayal kur,
merak etmenize sevindim:) teşekkür ederim..

Adsız dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.